Merhabalar!
Aramıza yeni katılan arkadaşlar, hoş geldiniz. Bültenime dünden beri artan yoğun ilginin müsebbibini biliyorum, oraya sonra geleceğim.
Hayatımın kronolojisini merak ederseniz, sizi “about” kısmına alabiliriz. Sonra buraya dönün ama, başka şeylerden bahsedeceğim ; )
Mesela neden profilimde “ancora imparo” yazdığından…
Kendini birkaç kelime ile anlatmak istesen ne olurdu diye sorsalar bunu söylerdim. İlk defa bu cümleyi yazdığında Michelangelo (hayır ninja turtle değil, sanatçı olan) gibi seksenlerimde değilsem de, o yaşa geldiğimde bile değişmeyeceğinden emin olduğum tek özelliğim bu olacak, biliyorum.
Googlelamayın hemen yazıyorum, ancora imparo, “hala öğreniyorum” demek, yaşam boyu öğrenmek, “ben oldum” dememek… Öyle işte… Türkçe de yazabilirdim ama havalı olsun diye Latince yazdım, bir de kulağa hoş geldiği için.
İştahlı bir okurum eyvallah, lakin, yaşam boyu öğrenme serüvenimin en kıymetli öğretmenleri, insanlarım. Merakla yaklaştığınız, ne anlattığını dinlediğiniz, küçük bir çocuktan, her yaştan iş arkadaşınıza, ablanızdan, komşunuza her bir insan, size o kadar çok şey öğretiyor ki…
Ve bilgi, deneyim paylaştıkça çoğalan sonsuz bir okyanus.
2008’de başladığım - ve aralıksız devam eden - blog yolculuğum da, henüz çok yeni olduğum bültenim de, özünde bu sonsuz öğrenme ve paylaşma ihtiyacından doğmuşlar, şimdi fark ediyorum.
Okuduğu kitapları, dinlediği müzikleri paylaşanları, farkındalıklarını anlatanları, hem kendime benzeyenleri hem de çok farklı bir taraftan bakanları okumak, takip etmek bana çok iyi geliyor.
Benden bu kadar bahsetmek yeter, madem hoş gelmişsiniz, birbirimizi tanıyacağımız uzun bir zaman var önümüzde.
Gelelim sebeb-i ziyaretinize… Dedim ya müsebbibini biliyorum: Elif
Bu bülteni yazmaya başlamam, daha doğrusu substack’ten haberdar olmam, canım Elif’in sayesindedir. Onun bülteninden buraya ışınlandığınızı bülten verilerimden görünce şaşırmadım.
Tanışıklığımız, onun İstanbul’da benim İzmir’de yaşadığımız yıllara dayanır. İlk kitabı çıktığında kendisiyle bir söyleşi bile yapmıştım, en az on senesi var. O söyleşi, (aslında Elif) sonradan “arkadaşım” dediğim pek çok insanla tanışmama da vesile oldu.
Yıllar içinde ben Brüksel’e yerleştim, Elif Bodrum’a. Hiç yüz yüze tanışmadan, tanıdık birbirimizi diyelim ;)
Elif’e bakışım, yıllar içinde, bizi bir araya getiren “annelik”in çok ötesine geçti. Benim için Elif, blogcu anneden, yaşam boyu öğrenme serüvenime eşlik eden şahane bir kadına dönüştü.
Ve “hala öğreniyorum”…
Samimi insanları seviyorum, sizin yazılarınız da bana samimi geliyor🤗
Ben de seni yıllar önce Elif’in blog yazılarına bıraktığın yorumlardan tanımıştım Yeliz ♥️Zaman içinde çocuklarımız büyüdü, biz olgunlaştık, evrildik, hiç tanışmadan arkadaş olduk sanki..İyi ki rastlaşmışız 🥰